HATIR TAŞIMACILIĞI
- avaykutozturk
- 10 Oca 2022
- 3 dakikada okunur
HATIR TAŞIMACILIĞI
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu gereğince, işleten ve teşebbüs sahibinin sorumluluğu, aracın işletilmesinden doğmuşsa, kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluğun türü ise tehlike sorumluluğudur. Bu sorumluluk türünde sorumluluk şartları, sorumlu aleyhine ağırlaştırılmıştır.
1-Hatır Taşımacılığının Tanımı :
Hatır taşımacılığının tanımı, doğrudan kanundan yapılmıştır. KTK madde 87/I gereğince, yaralanan ve ölen kişinin hatır için karşılıksız taşınması veya motorlu aracın yaralanan ve ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş olması durumunda, işletenin ve teşebbüs sahibinin sorumluğununun, genel hükümlere tabi olacağı düzenlenmiştir. Hatır taşımacılığından söz edilebilmesi için, maddi veya manevi bir karşılık söz konusu olmaksızın, motorlu araçla kişi ya da kişilerin bir yerden bir yere taşınması gerekmektedir.
Taşımanın veya kullandırmanın karşılıksız olmasından anlaşılması gereken, maddi veya manevi bir karşılığın olmamasıdır. Arkadaşlarını gezdirmek için arabasına alan sürücünün, hatır için arkadaşlarını taşıdığı açıktır (Y. 17. H.D. E. 2016/4159, K. 2016/7668, T. 23.06.2016; Y. 17. HD. E. 2016/527, K. 2016/3406, T. 17.03.2016, www.yargıitay.gov.tr. E.T. 01.05.2018.) Ancak bir kimsenin evinde ki tamir için ustayı evine götürmesi hatır taşıması olarak kabul edilemez. Bu örnekten anlaşılması gereken karşılığın mutlaka parasal olmasının şart olmadığıdır. Karşılık kimi zamanda manevi olabilir.
2-Hatır Taşımacılığının İspatı:
Söz konusu taşımanın hatır taşıması olduğunu ispat yükü, taşımanın, hatır taşıması olduğunu iddia edene düşer. Doğal olarak, hatır taşıması iddiası, sorumluluktan kurtulmak isteyen işleten veya teşebbüs sahibi tarafından ileri sürülecektir. Hatır taşımacılığı veya aracın karşılıksız verildiği iddiasının hukuki niteliğinin, itiraz mı yoksa defi mi olduğu tartışmalıdır. Eğer, itiraz olduğu görüşü kabul edilirse, davalı taraf, yargılamanın her aşamasında bu iddiasını ileri sürülebileceği gibi, bu husus hâkim tarafından da kendiliğinden araştırılabilir. Öğretide hâkim görüş, hatır taşımacılığının defi olarak ileri sürülmesi gerektiğini ifade etmektedir. Azınlık görüş ise, hatır taşımasının itiraz olarak ileri sürülebileceği yönündedir. Eğer, bu iddianın itiraz değil bir defi olduğu görüşü kabul edilirse, ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir ve hâkim tarafından re’sen dikkate alınması söz konusu olmayacaktır. Usul hukukundaki “dava malzemesinin taraflarca getirilmesi ilkesi” dikkate alındığında, hatır taşımacılığı iddiasının, bir defi olarak ileri sürülebileceğinin kabulü gerekir. Yargıtay, hatır taşımacılığı iddiasını bir defi olarak kabul etmektedir.
3-Hatır Taşımacılığından Doğan Sorumluluğun Azaltılabilmesi:
Hatır taşımacılığında, taşınanın yararı ön plandadır ve taşıma hiçbir maddi ve manevi karşılık beklenmeksizin yapılmaktadır. Bu nedenle de kanun koyucu, zararın kapsamının belirlenmesinde TBK’nin Genel Hükümlerine yollama yapmıştır. Hatır taşımacılığında üzerinde durulması gereken bir diğer nokta da zararın zorunlu trafik sigortası kapsamında olmasıdır. Zorunlu trafik sigortası, tam üçüncü kişi yararına bir sözleşmedir. Her ne kadar taşıyan, hiçbir karşılık beklemeksizin taşımayı yapıyorsa da oluşabilecek ölüm veya bedensel zararların da sigorta güvencesinde olduğunu bilmektedir. Zorunlu trafik sigortasının sağlamış olduğu güvence hatır taşımacılığı sözleşmesinin kurulmasında önemli bir yere sahiptir. Oysa, hatır için araç kullandırma veya hatır için araç vermede aynı durum geçerli değildir. Bu iki durumda da oluşabilecek zararlardan dolayı araç sahibi veya işleten zorunlu trafik sigortası kapsamında bir güvenceye sahip değildir. Hatır için araç kullandırma veya hatır için araç kullanmada “karşılıksızlık unsuru” mevcut olmasına rağmen oluşabilecek zararları karşılayacak herhangi bir kanundan doğan sigorta güvencesi söz konusu değildir. Dolayısıyla adalet duygusunun gereği olarak bu hâllerden kaynaklanan ölüm ve bedensel zararlardan hakkaniyet gereği indirim yapılması gerekir.

Hakkaniyet indirimi oranı konusunda Yargıtay’ın birbirinden farklı kararları bulunmakla birlikte, genellikle %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği yönünde hüküm tesis edilmektedir54. Yargıtay bazı kararlarında % 5 hakkaniyet indirimi oranını az, bazı kararlarında %30 hakkaniyet indirimi oranını ise yüksek bulmuştur. Yargıtay bazı kararlarında %10 hakkaniyet indirimini az bulmuş, bazı kararlarında ise %10 hakkaniyet indirimini uygun bulmuştur.
Av. Aykut ÖZTÜRK
Kaynak: Dr. Öğr. Üyesi Yıldırım KESER
Comments